27 Mart 2012 Salı

Gyeongbokgung Sarayı


Yazdım da yazdım. Sarayları es geçmek olmazdı. En sona bıraktım ama mutlaka yazmalıydım.
Kore'de uyandığım ilk sabah güz bacıtın yönlendirmesiyle Gyeongbokgung'u gezmeye gittik. Ulaşımın en kolay olduğu saray bu olmalı. Direk şehrin ortasında. Metronun aynı adlı istasyonunun 5 nolu çıkışından çıkıverip kendinizi sarayın kapısında buluveriyorsunuz. Çok şükür ilk günümüzde şahane bir hava vardı. Sabah güneşi altında Gyeongbokgung'u görünce "Vay be! Boşuna gelmemişim buraya kadar." dedim. :)
Gyeongbokgung, Seul'daki en büyük saraylardan da biri. Daha sonra Jeju'da Soingook'ta adını bile duymadığım birtakım devasa saray maketleri gördümse de nerede olduklarına dair hala bir fikrim yok. Gerçi Soingook'a güven olmaz. Gerçeklerini gördüğüm birçok yapıyı orada tanıyamadım altta isimleri yazmasa ne bu diyecektim. Neyse konuyu dağıtmadan saraya döneyim.


Büyük bir alanına serpiştirilmiş çok da büyük olmayan ve hemen hemen birbirinin aynısı olan binalardan oluşuyor. 3000 Won'a içeri giriyorsunuz. İngilizce rehber de varmış ama biz rast gelmedik. 1395 yılında inşa edilen Gyeongbokgung, Joseon Hanedanlığı'nın ana sarayı olmakla birlikte "Kuzey Sarayı" olarak da bilinmekte imiş. Uzakdoğu tipi dış mimarisi çok ilgi çekici. Bu tip çatıyı görmesem Amerika'da falan sanabilirdim kendimi. Keza Seul, gökdelenleri ile mükemmel bir şehir aynı zamanda.

Taht odası
Ahşapları gördüğünüz gibi çeşitli renkler ve motifler kullanarak boyamışlar. Daha önce de yazdığım gibi tamamen doğal boyalarmış ve hiç restore edilmemiş. Yani bin yıldır renklerini muhafaza ediyorlar. Gerçekten estetik bir görüntü ama bu kahverengi ve yeşil sevdası nedir anlamıyorum. Doğayı seven insanlar olduklarından zahar. Saraylar dışarıdan bakınca çok afilliler lakin içleri için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Taht odası haricinde bütün binaların içi boştu. Sadece ahşap bir zemin ve kağıt kaplı duvarlar... Hepsi o kadar. Zaten adamlar yere oturuyor. Üç beş kitap okuma sehpası, bir iki dolap haricinde mobilyaları da yok. Adamlar ahşap ustası ama mobilyaya ihtiyaç duymamış kralları bile. Ama bizde öyle mi? Osmanlı iyi kaldırmış ganimeti. Bizim memlekette salonlara konulan süslü büfeler, oymalı zigon sehpalar 1000 yıl önceden kalma olabilir.

Çalışma odası
Şekilde gördüğünüz gibi odaların içi gayet sade. Her binanın penceresine toplaşan kalabalıkla birlikte kafanızı uzatıp bakıyorsunuz ama maalesef hiçbir şey göremiyorsunuz. Koreliler tarihlerine oldukça önem veriyor sanırım. Çünkü hangi tarihi mekana hangi gün gidersek gidelim ortalık Korelilerden geçilmiyordu. Hatta rehber eşliğinde geziyorlardı. Bir gün Türkiye'de tarihi bir yere gidip rehber dinlemişliğim yoktur. Ortalıktaki tek yabancılar olduğumuzdan sanırım iki şirin ortaokullu kız yanımıza gelip birkaç soru sormak istedi. Ellerindeki blok notlara yazdıkları İngilizce soruları sordular. Soruların anlamlarını bile tam bilmediklerinden eminim. Çünkü verdiğim cevaplara "Aaa! Ooo!" diye tepki vermelerine rağmen benim sorular karşısında bakakaldılar. :D Bazı şeyleri peşin anlatmama rağmen bir daha sordular. Ama çok şekerlerdi orası kesin. :D

Maymunlar
İçleri boş da olsa saraylar görkemli. Kenarda köşede şirin taştan hayvan heykelleri var. Sarayın kapısında rengarenk kıyafetleri ve takma bıyıklarıyla saray muhafızları bekliyor. Ayrıca saat başı bayrak değişim töreni yapılıyormuş, ona da denk gelemedik ama askerleri yürüyüş yaparken yakaladık. Kısa bir video çektim, yaptıkları müzik çok hoş.


Saray çok büyük bir alana inşa edildiğinden ve bütün binalar birbirine benzediğinden hepsini gezdim mi gezmedim mi bilmiyorum. Kapının girişinden İngilizce broşür almayı unutmayın. Yoksa benim gibi şuursuzca gezersiniz. Broşürü kapıdan çıkarken keşfettim maalesef. İlk gittiğimiz yer diye acemiliğimize geldi. :P

Kral Sejong
Sarayın ön kapısından Gwanghwamun meydanına çıkıp Kral Sejong heykelini görebilirsiniz. Bir de denizci general heykeli var az ilerisinde. Kenarında biraz dinlenip geleni geçeni izledim. Mevsim kış diye soğuk soğuk esiyordu ama yaz aylarında giderseniz daha enteresan sulu fıskiyeli atraksiyonlar varmış. Ayrıca saraya yürüme mesafesinde bulunan National Folk Museum of Korea'yı da ziyaret edin çok sempatik şeyler var. Çok görülesi.

National Folk Museum of Korea

5 yorum:

  1. çok güzel ve çok büyük bi saray bi yerden sonra hepsi birbirine benziyo nereyi gezdin nereyi gezmedin karışıyo
    içindeki kütüphaneyi randevu alarak gezebiliyormuşsun o bizi çok şaşırtmıştı
    meydandaki fıskiyeler çok güzeldi o zaman çocuk olup suyun içinde bende oynamak istemiştim (bendeki fotolardan görebilirsin hlyylmz)
    sejong heykeli altındaki müzede çok ilginçti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sejong'un altındaki müze kapalıydı gittiğimizde onu göremedik. Fıskiyeyi hem guide'da hem senin fotolarda görmüştüm. Biz oradayken fıskiye çalışsa buz şekline dikik oluşurdu kesin :P

      Sil
  2. Evet koreliler tarihlerine çok önem veriyorlar.Rehber eşliğinde gezmeleri gerçekten çok güzel bir olay.Umarım bizde..demicem olmıcak :D

    kızlar ne gibi sorular sordular? Konuşmak istemedikleri için mi deftere yazmışlar soruları?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adınız? Nereden geldiniz? Kaç gündür buradasınız? Hangi Kore yemeklerini sevdiniz? gibi sorular sordular. Hiç İngilizce bilmediklerinden deftere yazmışlar. Hocaları yazdırmış herhalde soruları :D

      Sil
  3. Tarih önemli, tarihine sahip çıkan toplumların gelecekleride çok iyi olur ...(ben söylemedim bu sözü ama 100/100 katılıyorum ^^)
    varsa anlatmadığın yerler öyle kısacık geçi ver dicemde artık endülüs yollarında farkl maceralara dalmışsındır çoktan ^^

    YanıtlaSil