7 Mart 2012 Çarşamba

Secret Garden

Çok etkilendiğim bir diğer mekan Changdeokgung Sarayı'nın arka bahçesi, Huwon nam-ı diğer Gizli Bahçe. Bahçe dediysek de Belgrad ormanı gibi bir oluşumdan bahsediyorum aslında. Bu bahçenin pek popüler K-drama Secret Garden'la ne yazık ki (!) bir alakası yok, baştan belirteyim.

Changdeokgung Sarayı'nı gezdikten sonra 5000 Won ücret ödeyip kapıdan geçmeye çalıştık. Kapıdaki ahjummanın ısrarla rehberi bekleyin demesi üzerine yaklaşık yarım saat rehberi bekledik ama iyi ki beklemişiz tek başımıza gezsek bu hazzı alamayacağımız kesindi.
Kore'deki bütün sarayların devasa bahçeleri var. Hatta direk orman da diyebiliriz. Birçok Joseon kralının kullandığı Gizli Bahçe bunların en güzellerinden ve en büyüklerinden biri.


Bahçenin hemen girişinde resimde gördüğünüz kütüphane bulunmakta. Kore kralları eğitime bir hayli önem veriyormuş. Bu yüzden bahçede bile adım başı kütüphane, okuma ve çalışma binaları mevcut. Önceki yazımda bahsettiğim gibi kral her zaman en büyük kapıdan geçermiş. Bu binada da kralın büyük kapısını ve yanlardaki küçük kapıları görebilirsiniz. Küçük kapılardan kralın subayları geçermiş.


Gene donmuş bir göl ve ortasındaki küçük adacık. Aynı şekilde bu da gökyüzü ve ortasında bulunan dünyayı temsil ediyormuş. Bu gölün bir başka anlamı daha var. Göl suyu ve içindeki balıklar, kralı ve subaylarını simgeliyor. "Su ve balıklar gibi, kral ve subaylarının her zaman birlikte olması gerekir ama aynı zamanda tamamen farklıdırlar. Aynı değillerdir." anlamı taşıyormuş. Kralı yücelten bir imge daha anlayacağınız. Göletin içinde küçük bir bina vardı. Fakat restore edildiği için etrafı çevriliydi. Kendisini göremedik ama o binada kral hazretleri balık tutup dinlenirmiş.


Gördüğünüz kapının üzerinde Çince harfler bulunmakta. Asıl Kore alfabesi çok sonraları oluşturulan bir alfabe olduğu için Kore'de gezdiğiniz gördüğünüz tüm saraylarda ve mekanlarda bu Çince yazılara sıkça rastlayacaksınız. Tarihi mekanlardaki her yapının ve mekanın özel bir anlamı olduğu gibi bu kapının da bir anlamı var. Üzerinde "Hiç yaşlanma" yazıyormuş. Altından geçenlerin hiç yaşlanmayacağına inanılıyormuş. Biz de geçtik, inşallah yaşlanmayız. :)

Sağ kapı (Kadınlar için)
Gördüğünüz bu evin tarihçesi ise kısaca şöyle: Dönemin kralı (ismini bilmiyorum) zor günler geçirdiği için depresyona girmiş. Bu zor günlerde siyasi sorunlardan ve ülke idaresinden o kadar bunalmış ki çok sevgili oğlu veliaht prens babası için bu evi inşa ettirmiş. Evin özelliği ise klasik saraylar ve kral konakları gibi rengarenk kök boyalarıyla boyalı şaşalı bir yapı olmaması ve sıradan insanların yaşadığı evlerin tarzında inşa edilmiş olması. Tabii ki kral için yapılmış olduğundan normal insanlarınkinden oldukça büyük.

Sol kapı (Erkekler için)
Evin sağda ve solda iki kapısı bulunmakta. Bunların birinden kadınlar, birinden erkekler geçsin diye ayrı ayrı yapılmış. Fakat böyle yapılmasının nedeni ayrımcılık değilmiş. Eski Kore insanları kadınların insanüstü bir yaratık olduğuna ve erkeklerden üstün olduklarına inanırlarmış. Tamamen saygıdan farklı kapıdan geçermiş hatunlar. Ne güzel dimi? :D


Yerden ısıtmanın mucidi Koreliler. Burada da yeri nasıl ısıttıklarını görüyoruz. Alttan odunu vere vere ısıtıyorlarmış. Odalar küçücük ve kağıttan duvarları var. İki kat kağıtla çift cam etkisi yaratarak izolasyonu sağlıyorlarmış. Yere oturduklarını zaten biliyoruz. Havanın feci soğuk olduğunu da biliyoruz. Adamlar bin sene önce fizik kurallarını çözmeyi başarmış soğuk sayesinde. :D

Erkek hizmetkarların barındığı kısım


Resim ters olabilir. Ne tarafı düz bulamadım. :P
Bu gördüğünüz kapaklar çalışma odasına ait. Bu bina, güneş ışınlarını güzel alması için eve göre farklı bir yöne yapılmış. Evi dik açıyla kesiyor ve güneye bakıyordu. Ders çalışırken gözlerinin yorulmaması için güneşin fazla olması durumuna karşı önlem olarak gördüğünüz kapakları takmışlar. Işık çok olunca indiriyorlarmış bu kapakları.


Sevgili Korelilerin her binanın görüş açısına girecek şekilde bir gölet ya da havuz yaptıklarını geçen yazımda da belirtmiştim. Koreliler yaptıkları her binayı, güzel bir manzaraya bakacak şekilde konumlandırıyorlarmış. Bu da buna güzel bir örnek. Fakat bu göletin bir farkı var, geleneksel Kore tarzında değil Japon tarzında inşa edilmiş. Kore tarzı önceki fotoğraflarda gördüğünüz yuvarlak havuzlar. Bu havuz ise kıvrımlı bir şekilde uzanıyor. İşte bu, Japon havuzu. Bir yerde görürseniz, hani olur da. :P

En sevdiğim bina :)
Gördüğünüz binanın yanları kapalı. Tek açıdan çekebildiğim için tarif edeyim. Sadece ön tarafı açık ve yanları tamamen kapalı olan evin komik bir ismi var: "Aptal olma". Binaya bu ismin verilmesinin nedeni, gençlere "Aptal olmayın. Sağa sola bakınmayın, dersinizi çalışın." mesajı vermekmiş. Zaten açık olan tek kapısı da manzara falan görmüyor. Bütün binaları manzaralı yapan Koreliler sosyal mesaj vermek için bu binayı geleneğin dışında bırakmışlar. :)



Hoş manzaralı, göl içi, tek odalı, sekizgen ahşap yazlık ve renkli kök boyalarıyla bezenmiş iç kısmı.


Bu resimdeki de kralların av konağı. Bu noktaya çıkmak için oldukça dik bir yokuş tırmanıp nefes nefese kaldık. "Kral buraya nasıl çıkıyor acaba?" diye düşünmeye kalmadan, rehberimiz pek tabii ki kralı buraya tahtırevanla taşıyarak çıkardıklarını söyledi. Kore'de kral olmak varmış. :) Bu evin (Ev diyebilir miyiz bilmiyorum ama evimsi bir şey neticede. Bütün binalar böyle sundurmamsı.) böyle cehennemin dibinde olma nedeni, kralların gerçeklikten uzaklaşıp kafa dinlemek isteyişi yüzündenmiş. Kral burayı çok severmiş. Hep buraya gelir kitap okurmuş. Hatta bir ara Çin kralıyla araları bozulmuş. Diplomatik bir kriz yaşanmış. Sonra burayı kendisine verip gönlünü almış, sonra da çok sevdiğinden geri almış falan filan. Öyle duydum yani ben. :P


Gördüğünüz minyatür şelalenin üzerinde Çince bir şeyler yazıyor. Tertemiz dağ suyu akıyormuş buradan ama resimde görüldüğü gibi havanın soğukluğundan o da donmuştu maalesef. Resimdeki sevgili rehberimiz taşın anlamını anlatırken fotoğraf makinem bozuldu, o anın gerilimiyle ne dediğini duyamadım. Anlamını bilmiyorum. Sorry. :P


Son resim, bahçenin nihayetinde bulunan bin yıllık ağaç. Kendisi çok uzun yıllardan beridir oradaymış ve dikine değil yanlara yanlara büyüyormuş. Bir diğer özelliği de (umarım seçebiliyorsunuzdur) sol alt köşedeki dal-gövde kombinasyonu. Maymuna benziyormuş. Ben pek benzetemedim. Benzetme özürlüyüm de. Azıcık andırıyor gerçi. Neyse siz karar verin artık. :D

Kültür dolu bir yazının daha sonuna geldik. Biraz sıkıcı olabilir ama ben seviyorum kültüre bulanma işini. Gezerken çok hoşuma gitti. Umarım güzel anlatabilmişimdir. Yakın zamanda birkaç eğlenceli yazıyla ortamı neşelendirmeye çalışacağım. :D Annyeonghi-gaseyo. :D



4 yorum:

  1. Vaay süper fotoğraflar çekmişsin(: Koreli krallarında dedikodusunu ayaküstü yapman hoş olmuş hatun (:

    Kore saraylarında Çince yazılar vardır dese birisi hadi len derdim :D Sana güveniyorum ve kendime cahal demek istiyorum ^^

    O muhteşem yapıları gezdin ya nasıl kıskandım anlatamam :D Kendime biraz daha sabret Fighting! diyerek gaz vermeye başlıyorum hemen :D

    Saraylarına zaten aşık olduğum Koreli canlara buradan saygılar sevgiler ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek yorum gelmediğinden öksüz kalan başlığı şenlendirmen beni çok batiyar ettim bacım XD
      Teveccühünüz elimden geldiğince çekmeye çalıştım. Bir yerde makinem tutukluk yaptı. Kalp krizi geçiriyordum nerdeyse. :P
      Yavrum kıskanmaya gerek yok. Toplaşır gideriz. Düşündüğümden kolay oldu gitmesi. :P

      Sil
  2. dizelerdeki kadar mükemmel yerlermiş gerçekten çok güzel ilk fırsata gidip görmek istediğim yerlerden biri eline sağlık çok güzel olmuş. Sevgiyle kal merdamert

    YanıtlaSil
  3. Hakikaten dizilerdeki gibi:) Gidip huzur bulunası yerlere benziyor ama ben rehber falan çekemem kendi kendime keşfetmeliyim başkası konuşurken huzur falan bulamam:)

    YanıtlaSil