11 Nisan 2012 Çarşamba

Gerçek "Madrid"


Önce Toledo'dan bahsettim ama aslına bakarsanız uçaktan Madrid'de indik yani teorik olarak ilk gördüğüm yer Madrid oluyor. :)
Madrid, hepinizin bildiği gibi İspanya'nın başkenti gerçi bilmeyenler olabilir. Keza turistlerin çoğu Barselona'yı başkent sanıyormuş. Nasıl bir şeyse o da. :D Gerçi olur mu olur.
Madrid, İber Yarımadasının ortasında yer almakla birlikte oldukça kalabalık bir şehir ve çok göç alıyormuş. İklimsel açıdan Ankara gibi. Hafif karasal bir iklime sahip. Hava orada daha sıcak dediler. Alakası yok. Ceketim üzerimden çıkamadı. :D
Madrid tam bir başkent. Tabii gözünüzde bir Ankara canlanmasın. Çünkü neredeyse bütün Avrupa ülkeleri şehircilik anlamında bizi solladığı için çok dandik şehirleri bile bize bayağı bir fark atıyor.
Bu şehirde fazla kalamadığımız için izlenimlerim ne yazık ki fazla kuvvetli değil. Madrid, gidilip şöyle uzun uzun kalınılması, mümkünse biraz yaşanılması gereken bir şehir. Öyle iki gün kalıp bir şey anlamak mümkün değil.
Şehir parktan bahçeden geçilmiyor. Bizde yolların ortasında kıytırık refüjler var, Madrid'te kilometrelerce geniş park bahçeler. Gerçekten hayran kalınası bir şehir dizaynı.

Plaza De Toros

Madrid'in en önemli sembollerinden biri ülkenin en büyük boğa güreşi arenası olan Plaza De Toros. "Toros" boğa demek. "Plaza", plaza demek. "De" de bağlaç olsa gerek. :D Boğa, İspanya'nın çok önemli bir sembolü. Sağda solda, yollarda boğa figürünü bolca göreceksiniz. Boğa güreşinin esas önemli olduğu şehir Sevilla ama ben konusu gelmişken bahsedeyim biraz. (Az yazdığımdan şikayetlenenler var da, onlar kendini bilir. :P)
Boğa güreşlerinin çıkış noktası Anadolu. Daha sonra Girit'ten Roma'ya geçmiş. Roma'da malumunuz kolezyum hadisesi vardır. Başlangıçta kolezyumlarda boğalar dövüştürülürken zaman içinde vahşi hayvan dövüşlerine dönüşmüş, daha sonra da insanları yani gladyatörleri dövüştürmeye başlamışlar. Boğa güreşleri Barselona'da yani Katalonya bölgesinde tamamen kalkmış. Bölgedeki arenalar bozulup başka şeylere (Avm, sergi veya kongre salonu vb.) dönüştürülmüş. Fakat yukarıda resmini gördüğünüz Plaza de Toros'ta yani Madrid'de hala dövüşler devam etmekte. İsterseniz bilet alıp (Yanlış hatırlamıyorsam bir dövüş 7 ya da 9 Euro gibi bir fiyat söylemişlerdi.) izleyebiliyorsunuz. Fakat şahsen hayvanlara eziyet edilmesine karşıyım. İzlemek gibi bir isteğim yok ama kişisel tercihler bunlar tabi.
Önceleri dövüşçüler at üzerinde dövüşürmüş. Bunlara da "pikador" denilirmiş. Bir gün bir pikador atından düşünce bir marangoz pikadoru korumak için arenaya fırlayıp kırmızı şapkasıyla boğanın dikkatini dağıtır. Seyircinin bundan çok zevk alması ve heyecanlı olduğunu düşünmesi üzerine günümüz boğa güreşlerinin temelleri atılır. Bu tarz dövüşen kişilere de "torrero" (bir diğer deyiş; matador) denilmiş. "Matador" katil demek. Matadorun elindeki sivri alete "manuleta" deniliyor. Manuletayı boğanın boynuzlarının arasından ense köküne saplamak gerekiyormuş. Tercih edilen öldürme şekli buymuş yani. İç savaş zamanlarında kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlar matador olurmuş. O zamanlar matador seyircinin isteğiyle boğanın kulağını kesip arenanın içinde gezdirirmiş ve sonra da kulağı kasaba götürüp karşılıında 2 kg et alırmış. Yani 2 kg et için kelle koltukta dövüşüyormuş insancıklar. Gene de vahşet işte.



Madrid'in bir diğer önemli ikonu, Santiago Bernabeu stadı. Real Madrid spor takımının stadı oluyor kendisi. (Sporla ilgilenmeyen arkadaşlar bilemeyebilir. :P) Etrafında koca koca binalar ve iş merkezleri bulunan stadın kapasitesi 120 bin iken UEFA standartlarına uydurmak için 80 bin civarına düşürülmüş. Spor meraklıları gidip görsün. İçine girmesi zor. Randevu almak ve para vermek gerekiyor, öyle her adamı geçirmiyorlarmış haberiniz olsun. :P

             
Colombus
Metropolis

Şehri gezerken köşe başı tarihi bir bina, bir çeşme, bir heykel göreceksiniz. (Colomb heykeli ve Kibele çeşmesi oldukça ünlü.) Adamlar tarihe çok önem veriyor ve binalarını çok iyi muhafaza ediyor. Benim üstteki resimde gördüğünüz Metropolis binası hoşuma gitti. Siyah ve yuvarlak çatısıyla oldukça karizmatik. :D

Plaza Mayor
Madrid'in en işlek meydanları Plaza Mayor ve ona yürüme mesafesinde bulunan Puerta Del Sol. Plaza Mayor, İtalya'daki San Pietro meydanının tam bir kopyası olarak yapılmış dört köşe binalarla, ortada çeşmemsi bir heykelin bulunduğu bir meydan. Bu bölgede bol bol kafe, bol bol restoran var. İspanya'nın meşhur Tapas restoranlarından bolca var. Eskiden İspanyollar şişelerine sinek konmasın diye şişenin üstüne ekmek koyarlarmış. Bu ekmeğe "tapas" derlermiş ama şu an her nevi meze anlamında kullanılıyor. Burada kızarmış kalamar ya da ünlü Paella pilavından deneyebilirsiniz ama paella konusunda Barselona daha iyiymiş. Kalamar yiyin siz iyisi. :D

Puerta del Sol
Sol Meydanı, Madrid'in en kalabalık meydanı. Gittiğimiz saatte tenhaymış, gene de zor yürüdük. Meydanlarda enteresan animasyonlar yapan, tuhaf sesler çıkaran sokak sanatçılarından bol miktarda göreceksiniz. O kulak tırmalayan seslerde ne gibi bir enteresanlık var onu anlayamadım. İspanyollar böyle şeylerden hoşlanıyor zahar.


           


Mayor meydanına girmeden evvelki küçük meydanda hoş bir kapalı pazarcık var. İspanyol pazarlarında genellikle meyve, meyve suyu, çeşitli kuruyemiş, tabii ki domuz eti ve diğer muhtelif şeyler satılıyor. Alacak bir şey bulamadık ama seyri gayet keyifliydi.

Pazarcık

Velhasıl kelam Madrid güzel şehir. Gidin, görün, gezin. Yaza yaza yoruldum, yatayım ben. :P
İyi geceler size ve Madrid'e. :)



8 yorum:

  1. İlk fotoğrafı çok beğendim, neden bilmiyorum ama bana romantik bir yermiş gibi geldi :) İspanya güzel ülke, fırsatım olursa benim de gitmek istediğim bir yer :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ben acayip bir İspanyol ateşi bekliyordum. Kıpır kıpır, fıkır fıkır bir yer hayal etmiştim ama öyle değilmiş. Tam tersi romantik bir şehirmiş. Böylesi de güzel. :D

      Sil
  2. :)) Çokda uzun olmuş :P yine kısa kesip yatmaya gitmişsin ^^ şimdi gördüm bende ;)
    kırmızı pelerinin çıkış noktası güzelde niye öldürüyorlar hayvancıkları mundar ediyorlar ben bu zevki hiiiç bir zaman anlayamayacağım (<=ne uzun bi cümle höh!) meyveli resmin yanındakini bi türlü çözemedim :S nedir o?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O meyvelinin yanındaki kuş sanırım. Çok saçma sapan atraksiyonlar vardı orada. Misal kocaman bi adam bebek pusetine yatmış bebek taklidi yapıyordu. Hepsi de anlamlı sayılmaz. Şirin ya da komik değillerdi ama enteresanlar Allah var. :D

      Sil
  3. Wuu bacım sen İspanya'ya mı gittin,ne güzel :)) Yazın da ne güzel olmuş :) özellikle şu kısım :D "Toros" boğa güreşi demek. "Plaza", plaza demek. "De" de bağlaç olsa gerek. :D" :D:D:D B
    Boğa güreşleriyle ilgili olarak bu detay ilginçmiş gerçekten, ilgi alanıma girmez ama bilgidir cepte dursun dimi :) Sanırım tatil için gittin sevindim senin adına darısı başımıza :) ispanya değil ama tatil :D
    hatice bacım meyveli şeyin yanındaki bilmem ama o meyveli şey sanırım bi insan :D enteresan bir kare ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol bacım :D Güzel bir tatil oldu. Fırsat bulursanız görün derim güzel yerler. :)

      Sil
  4. Bağlacı ayrı yazmışlar oh!

    YanıtlaSil
  5. Güzel rehberimizin uyarısı ile ufak bir editleme yaptım arkadaşlar. "Toros" boğa güreşi değil, direk boğanın kendisi demekmiş. Boğa güreşi "Corrida"ymış. Tabii Madrid'te gezerken uçuş yorgunluğu ve hayal alemi içinde olduğumdan yanlış anlamışım. :D Bu yanlış bilgilendirme için özür diliyorum. Bundan sonra azami dikkat edeceğim. :)

    YanıtlaSil