5 Temmuz 2012 Perşembe

Fotoğrafçılık ve Ben


Uzun zamandır güncelleme yapmıyordum. Yeni bir yazıyla dönme vakti gelmişti çoktan. Ortalıkta çok görünmeyişimin bir nedeni fotoğraf. Diğer nedenler de gezi, babamın hastalığı, iş-güç gibi iyi-kötü birçok şey. Meşguliyetlerimin arasında hem çeviri yapamadım hem blog yazamadım. Eskiden pineklemekten ölmek üzereyken birdenbire bu derece vakitsiz olacağım söylense herhalde inanmazdım. Neyse konuyu dağıtmadan fotoğrafçılık maceralarımdan bahsedeyim.
Son yurt dışı seyahatimde Canon 600D fotoğraf makinesi almıştım. Makine otomatik modda da gayet güzel çekim yapan başarılı bir makine ama makinenin hakkını vermek lazımdı. Deklanşöre basıp çekerek alelade işler yapmak hiç bana göre değildi ve bunun üzerine temel eğitim ve ileri seviye olmak üzere iki kur fotoğrafçılık kursu aldım. İlk kuru saygıdeğer hocamız Mesut Hoca verirken, ikinci kuru renkli mi renkli pek sempatik hocamız Akın Hoca verdi. Kısa zaman önce kurs bitti. Henüz sertifikamı almadım belgeli değilim ama bu işte kendimi kendimce biraz geliştirdim. :D Fotoğraf gerçekten çok eğlenceli bir hobi. Ne yapsam etsem diyorsanız şiddetle tavsiye ederim. Renklerle aranız iyiyse, bakış açım değişsin, boş zamanlarımı kaliteli bir şekilde doldurayım, azıcık da sosyalleşeyim diyorsanız fotoğraf tam size göre olabilir. Gideceğiniz kursu da iyi seçmenizi tavsiye ederim. Etraftan duyduğum kadarıyla birçok grup boş bilgilerle zamanınızı ve paranızı çalıyormuş çünkü. Benim gittiğim kurs ağır ve sıkıcı bilgilerle insanı boğmadan fotoğrafın zevkli taraflarını öğretiyordu.


Teorik derslerin yanı sıra pratik dersler de oluyordu. Saha derslerimizin birçoğu şehrin tarihi arka sokaklarında geçti. Yukarıda gördüğünüz kapı tokmağı genelde birçok amatör fotoğrafçının çektiği bir kare olmasına rağmen bilmeyenlere enteresan geleceğini düşünerek eklemek istedim. Güzel ülkemizde yatan tarih dünyanın hiçbir yerinde yoktur diyerek dünyanın her yerini görmüş imajı çizeyim azıcık. :P (Henüz değil ama bir gün olacak inşallah. :D)
Kursun son saha dersini gezi şeklinde yaptık. Böylece hem güzel kareler çekebildik hem de çok eğlendik. Gittiğimiz Şenköy-Kozkalesi turunda çektiğim fotoğraflardan bazılarını da eklemek istiyorum. Beğenir misiniz bilmem. Herkes kendi çektiğini beğeniyor. Tecrübeyle sabit. :P


Resimdeki ağaç reçinesi. Dikkatli bakarsanız ortasında çekeni yani beni görebilirsiniz. :) Close-up filtre ile açık diyaframda çekilmiş bir fotoğraf. (Burada azıcık tekniğe kaçacağım müsaadenizle. :P)


Köy sokaklarında gezindikten sonra çok nostaljik ve doğal bir berber dükkanına daldık. Alttaki resimde misafirperver berberimizi iş üstündeyken görüyorsunuz. Sağ olsun hem bize güzel kareler verdi hem de kendi eliyle türk kahvesi pişirdi. Biz de afiyetle içtik. Kahve gibi sohbet de koyuydu. :)


Fotoğrafçılıkta portre çekimi en önemli ve en keyifli şeylerden biri. Low-key tekniği de ışık kontrastının fazla olduğu mekanlarda oldukça tercih ettiğimiz bir yöntem. Altta şirin mankenimizden aldığım bir fotoğraf.


Son olarak da deve dikeni fotoğrafım. Kurgu Akın Hocamıza aittir. Ben sadece çektim. :)


Fotoğraf çekmekten büyük zevk alıyorum. Hayatımın sonuna kadar da devam ettirmek niyetindeyim. Yani Instagram seviyesinde kalmayacağım. :P Herkese az kontrastlı günler dilerim. :)