13 Ağustos 2012 Pazartesi

Barselona Barselona


Gezi yazılarıma elde olmayan nedenlerden dolayı uzun bir ara verdim. Hatta anılarım unutulmaya yüz tuttu. :P "Blogumu nasıl bu kadar uzun süre öksüz bırakabildim" diye düşünürken aslında en başta yazmam gereken yeri hani olur da hiç yazmazsam ne kadar kötü olacağını düşünerek uzun süredir dokunmadığım klavyemin tuşlarına nazikçe dokunmaya başladım.
Velhasıl kelam (Bu kelimeyi ne çok kullanır oldum.) bugün en bilinen aşk şehirlerinden biri olan Barselona'yı yazacağım.
Diğer aşk şehirlerimizi de bir hatırlayalım, aklımızda kalmasın. Sevgilimizi kapıp gitmek isteriz. Düşünmemize gerek kalmaması açısından diğerlerini de paylaşayım.
Herkesin ilk olarak aklına gelen: Paris
Gondollarıyla ünlü: Venedik
Son yıllarda öne çıkan: Prag
Aşkın ve valsin şehri: Viyana
Evet, sevgili edinir edinmez veya mevcutu alıp gitmemiz gereken yerleri kısaca listelemiş olduk. Yazmak boynumun borcuydu. Ha bir de Seul var dimi ama oraya sevgiliyle gitmeye gerek yok. Seul'a single gidilir, çift dönülür. Neyse konuyu fazla dağıtmadan Barselona'ya dönelim.
Barselona, Katalonya özerk bölgesinin başkenti ve İspanya'nın en büyük liman şehirlerinden biri. İber Yarımadası'nın bir ucunda bulunmakta ve Akdeniz'e kıyı. Akdeniz dediysem de bizim oralara hiç benzemiyor. Akdeniz diyince benim kafamda bambaşka bir şey şekillenir. Akdenizliyim neticede. (Hoş birçok insan bizim memleketi Güneydoğu'da, Doğu'da falan sanmakta ama coğrafi bölge olarak ve gerek iklimsel olarak Akdeniz bölgesidir. Bu da kötü eğitim sistemimize bir katkım olsun.)


Şehir olarak Barselona, Paris'i biraz andırıyor. Çünkü Endülüs hadisesinin etkileri bu şehirde hiç mi hiç yok. Yapılar tamamen Hristiyan mimarisi. Zaten hiç Müslümanların eline geçmemiş şehir. Belki de geçmiştir sallıyorumdur ama destekli salladım.
En meşhur caddesi La Rambla. Oralarda bol bol takılmak lazım. Pek meşhur bir pazarı var. Bir sürü sebze, meyve, ıvır, zıvır bulabilirsiniz.


Güzel bir limanı var. Civarda da bol bol balık lokantası. Şu çok ünlü pilav paella'yı da yemek için en uygun durak burası. En güzel paella, deniz mahsullü olanmış. Ayrıca dünyanın en büyük akvaryumlarından biri de bu şehirde.


Barselona diyince ilk akla gelen futbol takımı tabii. Biz de Barça'nın stadyumu "Nou Camp"a gittik. Messi'yi görüp "Anam Messi lan, atıcan mı bugün atıcan mı, lan Messi!" (bknz) ya da maç izleyip "Helal sana Messi, yürü be koçum!" diyemedik ama Messi'yle aynı havayı soluduk, aynı taşlara bastık, içimizden taştık, coştuk.


Barselona'nın en ilgi çekici binaları ise Antonio Gaudi'nin eserleri. Bunların en meşhuru "Bitmeyen Kilise" "Sagrada Familia." Kilise gerçekten bitmemiş ve bir türlü bitemiyor. Ortalama bir kilise 300 yılda falan tamamlanırmış. Bunun da daha bir en az 50-60 yılı vardır herhalde. Gaudi kilisenin sadece bir cephesini tamamlayabilmiş. Sonra bir tramvayın altında kalmış, ölmüş garibim. Geri kalan cepheler daha sonradan yapılmış. Diğer cepheler bir cacığa benzemiyor. Her bir cephe İsa'nın ölümünü, doğumunu, yükselişini bir de bir şeyini daha temsil ediyor da unuttum şimdi. Demek ki çok da mühim değil. (Yaşlandığım gerçeğinin üzerini hep böyle örtüyorum.)

La Sagrada Familia'nın Gaudi tarafından bitirilen cephesi

Kilisenin zevksiz inşa edilmiş bir cephesi.
(Modern yapayım derken batırmış arkadaş.)

En alt başta profilden duran amca Gaudi'ymiş.
Gelelim Gaudi'nin diğer eserlerine. Tamam kilise gayet ihtişamlıydı ama bence bu minik kekten yapılmışa benzer evler çok daha sevimliydi. Gaudi amca çok tasarruflu biriymiş. Atık porselenlerden yapmış gördüğünüz şeylerin hepsini. Dönemin dükü mü deyim, kral desem değil, soylularından biri Gaudi'ye bana bir site yap demiş. O da "Eyvallah, yaparım." demiş. Fakat paraları bittiğinden bu site de tamamlanamamış. Gaudi'ye acıyorum. Her bişisi yarım kalmış. Biri paradan, diğerine de ömrü vefa etmemiş. Yazık!


Sitenin mükemmel dizayn edilmiş, dev gibi bir bahçesi var (ki o bahçe sadece sitenin giriş kısmıymış). Bir de yukarıda gördüğünüz sütunlu şey pazar yeri oluyor. Alttaki ise dünyanın en uzun seramik bankı. Gerçekten hayran kalınası bir yer. Ha romantik mi, değil. Çoluk çocuk gidilebilir ama dikkat edin düşmesinler.


Alttaki resim ise pasta evler dediğimiz tamamlanabilmiş, iki tanecik binacık. Bunlar da resepsiyon olacakmış. Keşke bir tane de villa bitireydi de göreydik. Resepsiyon böyleyse villasını hiç düşünemiyorum. O.o



Peki neden Barselona aşıklar şehri? La Rambla desek, ancak öğrenci mekanı olur. Nou Camp desen hiç romantik değil ancak erkekler için romantik olabilecek bir mekan. Gaudi eserleri zaten romantizmle bağdaşmıyor. Kilise desen romantikten çok korkunç. Bu şehrin neresi romantik acaba diye düşündüm. Olsa olsa geceleri diyorum. Gece oldu mu caddeler, sokaklar başka bir yüze kavuşuyor. Gece olunca kafelerde şahane müzikler çalmaya başlıyor, neşeli insanlar dolduruyor her yeri. Olsa olsa bu yüzden romantiktir Barselona. Evet, aynen böyle olmalı...