13 Ekim 2013 Pazar

Wat Chalong


Wat Chalong Phuket'in en büyük en şaşalı tapınağı. Birçok irili ufaklı Budist tapınağı var adada. Bunu gördükten sonra diğerleri biraz gereksiz kalıyor. Budizm cidden bana göre bir din değilmiş bu gezimde bunu anladım. Rengarenk bir din olması hoşuma gidiyor ama bir din için de biraz fazla renkli buluyorum. Din dediğin biraz soğuk, biraz sade olmalı bence. Bu kadar altınlı, şatafatlı olması gözümü yoruyor ama etkileyici olduğu da bir gerçek. Budizm'in Asyalıları asimile etmek, erkeklerini gay haline getirip üremelerini engellemek amaçlı olarak Yahudiler tarafından uydurulduğu gibi görüşlere biraz hak verecek gibi olsam da (Tayland gayden geçilmiyor, Tayland'ın kirli yüzünden de ayrıyeten bahsedeceğim.) Budizm'den o kadar soğutmak milyonlarca takipçisine haksızlık olur.


Karakuru rehberimizin bizi ilk götürdüğü yerlerden biri olan Wat Chalong beni ziyadesiyle etkiledi. (Dönem dizilerini yayınlarsanız toplumu böyle etkiler işte. :P) Sivri ve kat kat renkli çatılarıyla upuzun binalar ağaçlı bahçede öbek öbek ibadethaneden çok bir saray imajı veriyor.


Binanın içi standart budist tapınağı. Bol boyalı, altınlı Buda heykelleri ve ejderhaları. Bir tane ana Buda'mız, çiçekler, küçük süs eşyaları ve tabii ki tapınanların koyduğu ufak mumlar. Rehber leş gibi sıcak olmasına rağmen ceketim olup olmadığını sordu. Şaşırdım ama örtünme sadece bizim dinimize özgü değil. Saygı icabı ceketimi geçirdim. Ayakkabılarımızı soyduk, dışarıda bıraktık. Normalde bizim tarihi yerlere ayakkabısız girildiğinde leş gibi ayak kokusuyla karşılaşmak olası burada öyle bir sorun yoktu neyse ki. Yerler mermerdi, patenaj yapıp düşmemek için dikkatli yürümek lazım keza merdivenlerde düşeyazdım.


Buda'nın bir sürü müridi bulunmakta ve bunlar aslan, kaplan, ejderha, fil gibi birçok hayvana dönüşebiliyorlar. Buda'nın gücü buradan ileri geliyormuş. Ayrıca bu iki kafalı, çok kollu insancık heykelleri bolca var. Duvarlar tablolarla dolu, işli oymalı ahşap kitaplıklar ve pencereler göze çarpıyor. Üst katlara çıktıkça aynı manzaraları görüyorsunuz.


En üst katın kapalı kısmında üst resimdeki dev fanus var. Ortada görünen şey Buda'nın dişiymiş. Evet, bence de gözyaşına benziyor ama rehberimiz böyle söyledi. Bende mi bir sorun var acaba diye eşime sordum onayladı düşüncemi.
Katın geri kalan kısmı geniş balkonlarla çevrili, bahçe manzaralı. Balkonun kenarından manzarayı izlerken bir şey fark ettim. "Ben burayı daha önce görmüştüm." dedim. Aynı dejavu gibi bir histi. Tv'de, resimlerde değil, gerçekten görmüş gibiydim. Biraz düşününce nerede gördüğümü hatırladım. Jeju Adası'nda gittiğim Soingook Minyatür Tema Parkı'nda maketini görmüştüm. Demek baya bir benziyormuş ki gördüğüme yemin bile edebilirdim. :P Tek bir bina yapıp bırakmamışlar bir sürü irili ufaklı binalar topluluğu şeklinde.


Tayland'ın ve dolayısıyla Phuket'in her yerinde kralın ve kraliçenin tabloları fotoğrafları bulunmakta. Özellikle kraliçe boy boy etrafı süslüyor. Üstteki resimde de yaşlı rahibe saygılarını sunuyor Kraliçe.


Binaların kenarında pek çok aslanlı, ejderhalı objeler görmek mümkün. Tapınağın çıkışında ise dev arı kovanı ocak bozması bir şey vardı. (Resmi yok) Olmasını istediği dilekler gerçekleştiğinde insanlar içinde maytap, havaifişek benzeri şeyler yakıyormuş. Ağaca bağlanan çaput gibi düşünün.


Vardığımız gün keşişlerin tuhaf ilahiler okuduğu toplu bir ibadete de rastgeldik. Bizim Cuma namazı gibi bir hadiseymiş. Haftanın bir gün toplaşıp dua ediliyor. Turunculu kel abilerin arasında küçük çocuklar da vardı.

Arayı çok açmak iyi değilmiş. Hem anılar eskiyor hem de bloggerlıktan uzaklaştığımı fark ettim. :) Olsun, yine de sabrımın, hafızamın, zamanım yettiğince yazacağım. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...