27 Nisan 2014 Pazar

Phi Phi Adası'na Uzanan Sürat Teknesi Gezimiz


Ada denizinin temizliği oldu bitti hoşuma gitmiştir. İnsanların pisliğini acımasızca akıttığı sahil şeritlerinin aksine bütün kirliliği içinde boğabilecek koca bir suyun ortasında küçük bir nokta. Herkes adaları sever.


Phuket'e gidip adalarını gezmemek olmaz. Biz de sabahın köründe uyanıp düştük yollara. Marinadan teknemize bindik. Phuket'te pek az Türk turist olduğundan (Daha doğrusu pek çok yerde az Türk turist olduğundan) Türk bir gruba dahil olma olasılığımız yoktu. Turu ayarladığımız şirkette muhtemelen bize en yakın olduklarını düşündükleri İspanyol bir gruba uladı bizi. Sürat botuyla seyahat ilk anlarda pek keyifli oluyor. Dalgaların üzerinden düşen tekne hafif bir yürek hoplaması yaşatıyor. Fakat tekne hızlandıkça "Ola! Yehuu! Yuppi! Hohaha!" şeklinde aşırı eğlenerek geziye başlayan ateşli İspanyollar bir süre sonra içlerine içlerine kusmaya başladılar. Sağa sola savrulup dev dalgaların üzerinden suya çarptıkça teknenin ön kısmındaki popüler balkon pek de popüler olmamaya başladı ama ben çok eğlendim. Kapalı olsa da tertemiz hava, ufuk çizgisine kadar dümdüz görünen deniz, top top yeşil adalar pek seyre değerdi. Hele o motorun çıkardığı dalga, köpürtmesi... Anlayamazsınız! :D


Fakat beni pek eğlendiren İspanyolları takdir ettim. Keza henüz genç, güzel ve yakışıklıyken kalkmış Tayland'a gelmişler. Bizim gençler ne yapıyor? (Garibanlara lafım yok.) Neyse konuyu dağıtmayalım. :)


Tekne turundaki ilk durağımız çepeçevre kayalıklarla çevrili masmavi bir koydu. Bizden başka bir sürü tekne vardı. O günden önce fırtına çıkmıştı sanırım çünkü şansımıza cam gibi bir suyla karşılaşamadık ama yine de tertemizdi. (Marmaris'e gidin. Kayaları hariç üç aşağı beş yukarı orada da böyle koylar var. Vatanımız bir cennet.) Burada bir güzel yüzdüm. Çok fazla durmadan yola devam ettik. Görülecek çok yer var diyordu İspanyolca konuşan rehberimiz. Nasıl mı anladım? Anlamadım tabii ki, sadece bir tahmin. Bu turda rehber bizim için fonksiyonel olmadı maalesef. Sadece özel olarak sorduğumuzda ara ara kısa İngilizce açıklamalar aldık. Bu kısa açıklamalar ışığında anlatacağım ben de.


Tekne biraz ilerledikten sonra yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz Korsan Mağarası'na vardık. Bu hafif ürkütücü, karanlık mağaraya giriş mümkün değil. Sadece yanından geçerken seyretmekle yetiniyoruz.


Korsan Mağarası'nın ardından doğal ortamında vahşi maymunları besliyoruz ama fotodaki arkadaş gibi fazla yakından beslemeyin, çünkü ısırdıkları oluyormuş. Ben kendimi unknown bir Asya virüsü kapmamak adına fazla riske atmadım ama baby maymunlar pek şirindi. Mıncırasım geldi doğrusu.

Maymunlardan sonra bir ada açığında şnorkelle dalış yapmak için durduk. Gezinin bu kısmıyla ilgili fotoğraflarım yok. Çünkü şnorkelle imtihanımı vermekle meşguldüm. :P Dünyanın en büyük sualtı zenginlikleri bünyesinde bulunduran Phuket, rengarenk mercanlar ve okyanus balıkları ile dünyanın her yerinde sualtı sporcularını çekmekte. Biz de kendimizce küçük bir dalış yapıp sualtını gözlemledik.

Sonraki durağımız ise meşhur "Koh Phi Phi", yani "fifi" adaları. "The Beach" filminin çekildiği plajın burada olmasıyla ünlüdür. Bir de James Bond adası var ki ona sonraki gezi yazımda değineceğim.


Phi Phi adası bembeyaz kumları ve şeffaf suyuyla tam bir tropik ada. Zaten en çok bitki örtüsü şaşırttı bizi. Adam boyunda yaprak var ağaçlarda. Muson yağmurlarının etkisi bütün bitkiler ve böcekler fazla serpilmiş.


Adamızda otantik ve her Phuket fotosunda bol bol görebileceğiniz bu teknelerden çokça var. Bunların önünde cicişler bile fotoğraf çektirdi de ben çektirmedim ya ona yanarım. (hehe)


Adada gezindikten sonra yemeğimizi de burada yedik. Yemek açık havada, açık büfe şeklindeydi. Uzun saçlı, çekik gözlü ve esmer tenli (Klasik Tayland'lı profili) bir abimiz, değişik aksanıyla klasik İngilizce şarkılar söyleyerek bize güzel bir yemek müziği yaptı. Yemeklerin çoğu acayip tatlı-ekşi soslu balık ve tavuk yemekleriydi. Az seçici eşim benden daha iyi doydu ama ben de bayağı bir şey yedim.


Phi Phi Adası keşfini bitirdikten sonra (ki en uzun burada kaldık) gezimiz bitmiş oldu. Dönüş yolunda İspanyollar ve iki zenci çocuğu olan beyaz Amerikalı aile iyice sızmıştı. Biz de yorulduk tabi. Babamın da hep söylediği gibi "Yorgunluğun adını gezme koymuşlar." :)


1 yorum:

  1. Harikasın Selsicim yine gezmş mi diye geldim bloguna gezi yazılarını görünce bi hoşuma gitti bi hoşuma gitti anlatamam:) gezmiş dedim yine bizim hatun biraz da kıskanarak :D
    Özellikle pipi adası :P (diller arası saçmalık işte hehe ) inciğini cıncığını yazmışsın harikasın blogları gezmiyordum epeeeeydir iyi geldi ve ilk baktıklarımdan birisin kocaman öpüyorum seni ^^

    YanıtlaSil