8 Haziran 2016 Çarşamba

Phuket Fantasea

Bloga çok uzun zamandır yazmadığımı fark edince ben :D


Fazla tantana etmeden yazıma başlayayım. Yeni yazım Phuket adasındaki bir diğer aktivite ile ilgili.
Phuket Fantasea, güzel, renkli ve sirk, tiyatro, kabare arası bir gösteri.
Broşürlerden inceleyip bu etkinliğe katılma kararı aldık ve akşam hava kararmadan minivanımız bizi gideceğimiz yere bıraktı.
Gösteri akşam 9 gibi başlıyor ve biz parka 6 gibi varmıştık. Burada fillerle ve akrobatlarla yapılan teatral gösteri haricinde bir tema parkı bulunmakta. Parkın içinde Disneylandvari bir hava var ama daha Tayland modunda olanı tabi ki. Parkın içinde Elephant Trekking gibi aktivitelere katılabilir, şık mağazalardan alışveriş yapabilirsiniz. Bana göre mağazalar orijinal ürünler barındırıyor lakin Phuket'in merkezine göre biraz pahalı. Daha çok çocukları eğlendirecek aktiviteler varken büyükleri de unutmamışlar.


Hemen girer girmez bu kocaman japon balıklarının olduğu sevimli rengarenk havuzları görüyoruz. Etkilenmemek elde değil. Uzakdoğunun en çok bu tarafını seviyorum. Kültürlerini her ortama engaje edebiliyorlar. Bu kısım da böyle bir yer işte.


Tayland'da hemen her köşede Budizm sembollerini görmek mümkün. Budizm çok renkli bir din olduğundan günlük hayata renk katıyor diyebiliriz.

Phuket Fantasea'nin girişi


Renkli ve dekoratif diş cepheleriyle pahalı mağazalar seyirlik. Alışveriş derseniz yapılabilir. Çünkü Taylan genel olarak çok pahalı olmayan bir ülke. Fakat dediğim gibi basit hediyelikler için uygun bir yer değil. Bu tarz şeyler için merkezi tercih edin. Zira ben sadece buradan bir tane pelüş pembe fil oyuncağı aldım. :P


Yukarıdaki resim "Palace of the Elephant" yani Fil Sarayı esas gösteriyi izleyeceğimiz kısım ve gösteri saat 20.00'de başlıyor.



Parkta çeşitli fastfood restoranları, şekerleme satıcıları, popcorn vesaire satıcıları bulunmakta.


Yukarıdaki bina ise yemek yenen kısım. Bu kısımda Internation Buffet bulunuyor. Bizim açık büfenin aynısı. Taylandlılara göre daha uluslararası olarak nitelendirilen ama Tayland mutfağından da ezgilerin bolca bulunduğu bir restoran.


Yukarıdaki kırmızı masalar restoranın en büyük bölümü ve çoğu kişi burada yiyordu.


Yukarıdaki beyaz restoran ise daha küçük ve daha sempatik. Biz yemeğimizi burada yedik. Bizi direk buraya yönlendirdiler. Nedenini bilmiyorum ama iyi de oldu. Neler yediğime gelirsek açık büfeyi bulmuşken her şeyden tatmak istedim. Bu açıdan hem iyi hem kötü oldu. Günlerdir pek bir şey yememiştim, deniz ürünleriyle aram iyi olmadığı için ve de Phuket'te genelde hep deniz ürünü yemekleri olduğu için burası bana baya iyi geldi. İçecekler ücrete tabi değildi fakat yemekten tatlılara her şey verdiğimiz ücrete dahildi. Ben de tabağımı daha universal yemeklerle doldurmayı tercih ettim. :D İçecek olarak ise Tayland'ın yerel birası "Singha"yı tercih ettim. Yemek beni genel olarak tatmin etti. Keyifle yedim. Sadece tatlı safhasında yediğim balıklı puding tarzı bir tatlıyı tükürmek zorunda kaldım. >_<


Alandaki gezi bölümlerinden birinin içinde küçük bir hayvanat bahçesi de var. Beyaz kaplanlar yani Bengal kaplanları, papağanlar, yılanlar gibi hayvanlar bulunmakta. Dışarıdaki bölümlerde ise maskotlara rastlanabiliyor. 


Bengal kaplanları soyu tükenmekte olan bir tür olduğu için pek az yerde görme imkanı var. Görebildiğim için çok mutlu oldum. Özellikle beyaz olanı hiç görmemiştim. Ayrıca çok asil hayvan, böyle hımbıl hımbıl yattığına bakmayın. :D



 Alttaki fotoğrafta da alanın gece görüntüsünden bir kesit görülmekte. Gece bütün binalar ışıklandırılıyor ve çok güzel bir ambiyans oluşuyor.


Eğlence parkı, alışveriş yemek derken geldik esas şova. Büyük gösteri Bahsettiğim gibi Palace of the Elephant'ın içinde. İçeriye hiçbir şekilde kayıt cihazı fotoğraf makinası alınmıyor. Girişte paketleyip numarayla makinalarınızı teslim alıyor ve kasalara koyuyorlar bu yüzden cep telefonlarımızı bile bırakmak zorunda kaldık ve içeride hiç çekim yapamadık.


Fil Sarayının içine geniş koridordan ilerleyip kameraları, telefonları bırakıp püsküllü perdelerin arasından küçük bir salona girdik. Orada envai çeşit bebek hayvan ve bakıcıları vardı. Fil, kaplan, maymun yavrularıyla fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Fil falan neyse de kaplan yavrusu bile korkutuyor. Zaten bakıcısı dibinde ve sürekli elde biberon süt içiyordu. Maazallah ağzı boşta kalsa bir yeri kopartabilir yavru emeyin kazma gibi dişleri vardı. Bu hayvanla fotoğraf çektirme işi Tayland'da pek yaygın ama bana yanlış geliyor. Aslında içimdeki hayvan sevgisine sorunca fil gösterisinden de rahatsız oldum.


Biraz gösteriden bahsedelim. Öncelikle yöresel ve mitolojik kıyafetlerle danslı kılıçlı bir gösteri yapan akrobatları dansçıları izliyorsunuz. Budizm ve tarih konulu olduğunu anladığım şovlar tiyatro tadında izleniyor. Anladığım diyorum çünkü salon çok büyüktü. Bu kadar büyük gösteri merkezi görmemiştim ve maalesef bizim koltuğumuz pek önde sayılmazdı. Bu yüzden de çok ayrıntı takip edemedim ne yazık ki. :D Bir süre bu kılıçlı danslı gösteriyi izledikten sonra gösterinin başrolleri sahneye çıkıyor.


Filler: Gösterinin başrolleri. Filleri googledan bulduğum üstteki resimde gördüğünüz gibi kıç kıça üst üste diziyorlar. Yazık vallahi yazık. Biz napıyoruz burada diye düşünüyordur garibanlar. Gerçekten hayvanlara eziyet ama öte yandan da bu tonluk hayvanları nasıl şekilden şekle soktuklarına da şaşmadım değil. Gösteri bayağı uzun sürdü 2-3 saatten uzundur sanırım bitmek bilmedi. Gösterimizi izledikten sonra eşyalarımızı alıp biraz daha gezip otelimize döndük.
Genel izlenimime gelirsek de gösteri harici aktivitelere tam not veriyorum ama göster nefes kesen bir gösteri değildi maalesef çok daha iyilerini izledim diyebilirim ama diğer aktivitelerin ve görsellerin hatırına Phukete gitmişken gidip görülebilir.

Uzun aradan sonra Phuket'ten bir yazıyla dönmüş bulunuyorum. Bundan sonra Singapur'u yazmayı planlıyorum. Aslında çok eskidi bu yazılar. Bu kaar ekilere gideceğimi bilsem çok daha ilginç yazacak yerler ve şeyler var. Neyse olan oldu artık. :D İnşallah düzenli yazabilirim belki konu kalmazsa mazide de biraz gezinirim. Ne dersiniz? :)

6 Haziran 2016 Pazartesi

Lancome'dan muhteşem bir ruj: Juicy Shaker



Merhabalar,
Uzun zamandır blog güncellemesi yapmayarak sayfamı boş bıraktığımın farkındayım. Hatta bir sürü yazılacak gezi yazım varken yaptım bunu. İnşallah vakit bulursam gezi yazılarına dönmeyi planlıyorum.
Aslında sadece blogdan ve bilgisayardan uzak kalmadım. Bu süre zarfında hayatımda birçok değişiklik oldu. Bu konulara sonra gireriz belki :)
Şimdi bu yazının başlığına dönmek istiyorum. Beni tanıyanlar az çok bendeki kozmetik ve makyaj manyaklığını bilirler. İş makyaj malzemesi almaya geldiğinde kendimi kaybedebiliyorum hatta adeta gözüm dönüyor bile diyebiliriz :P
Bugün bu yazıyı yazmaya beni motive eden şey ise Lancome'un yaza özel çıkardığı son ruju Juicy Shaker tek kelimeyle harika.
Aslına bakarsanız ruj en az kullandığım sürekli tazelemeyi unuttuğum hatta yediğimiz için en çok kanserojen olduğunu düşündüğüm malzemedir. Fakat Juicy Shaker beni kalbimden vurdu diyebilirim.


Mağazaya girer girmez standdaki bütün renkleri elimde denedim. (Hijyenik nedenlerden asla dudağımda denemiyorum.) Pek tabi elde durmasıyla dudaktaki duruşu oldukça farklı oluyor. O yüzden alırken bir miktar çekindim. Fakat dudağıma sürdüğüm an ruja tabiri caizse aşık oldum. Muhteşem yumuşak dokusu, ıslak görünümü ve canlı rengiyle bir anda gözdem oldu. Ayrıca sürmeden önce çalkalama fikrini kim bulduysa onu da tebrik ediyorum.
Şişeye baktığınızda gördüğünüz renk sizi yanıltmasın sürünce çok doğal duruyor. Tam yaz aylarına uygun bir ruj diyebilirim.


Renk skalası yukarıda paylaştığım resimdeki gibi. Ben satın alırken Aprıcute rengini tercih ettim. Çok da memnun kaldım. Ten rengime uygun olduğunu düşünüyorum. Benim gibi buğday tenliyseniz Apricute rengi size de uyacaktır. ;) Ha param olsa hepsinden alırdım o ayrı mesele XD Vailla Pop ve Lime renklerinde de gözüm kaldı doğrusu.
Gelgelelim rujun en beğenmediğim özelliğine, o da fiyatı. Piyasadaki rujları ele alırsak pahalı denecek bir fiyatı var 69 TL. Ama bana sorarsanız kesinlikle parasının hakkını veriyor özellikle Lancome gibi kaliteli bir markaya ait olduğunu düşünürsek verdiğiniz paraya değiyor.

Evet bugün de bir kozmetik yazısıyla aranızdaydım. Vakit buldukça hayatıma ve yaşama dair de yazmayı düşünüyorum ama önceliği gezi, kozmetik ve fotoğrafa vereceğim her zamanki gibi.

Sizi ve yazmayı çok özledim canlar. Kendinize iyi bakın. Gelecek yazıda görüşmek üzere. :)



3 Ağustos 2014 Pazar

Patong Beach


İşte Phuket gezim sırasında gittiğim, gece hayatının alev alev harlandığı, özellikle tüm dünyadaki genç erkeklerin en önemli uğrak yeri Patong Beach.


Arka sokaklarında buram buram Uzakdoğu solurken, sahil yoluna indiğinizde hafif ABD havasıyla karşılaşacağınız bir yer Patong.
Açık söylemek gerekirse gezinin beni en etkileyen ve bir o kadar da tedirgin eden kısmı burasıydı. Bazı yerler hava karardıktan sonra müthiş bir cazibeye bürünürken bir o kadar da tedirgin edici olur. Türkiye'den örnek vermek gerekirse Taksim aynı hissiyatı yaratıyor bende.
Neyse konuyu dağıtmadan Patong'a dönelim. Patong hele erkekseniz bir cennet gibi gelecektir size ama dikkat edin büyüye kapılıp zayiyat vermeyin. :)


Üst resimde göreceğinizi küçük kırmızı minibüslerle ulaşım sağlanıyor Phuket'te. Yerel adı TukTuk. Pek sevimli fakat konfor bakımından kötü araçlar. Her yere gitmiyor, dolmuş gibi belli hatlarda seyrediyor. Diğer alternatif ulaşım şekli taksi. Taksilik yapan araçlar, lüks binek tipi arabalar ve fiyat bakımından ekonomik. Biz taksileri ve tur şirketinin sağladığı minivanları kullandık. Hepsi klimalı ve konforluydu.


Bazı sokak yemekleri denenebilir. Net çıkmamış yukarıda ama kısmen görülmekte. Börtü böcek yok ama bol bol deniz mahsülü, bol bol domuz. :)


Yukarıdaki resim Phuket'in meşhur barlar sokağının girişi. Bu sokak en renkli yerlerden biri. Sağlı sollu bir sürü bar, restoran, hediyelik eşya dükkanı, yer yer masaj salonu (Sadece masaj salonu olarak işlev görmüyor maalesef.) görmek mümkün.



Turistleri gördüler mi hiç acımıyorlar. Bu caddede size bulaşılmadan yürümeniz mümkün olmayacak. En başta bol miktarda ellerinde küçük maymunumsu, tropik loris hayvanını burnunuza burnunuza sokan adamlarla karşılaşıyorsunuz. Bu hayvan pek sevimli ama biraz da bize yabancı olduğundan (zehirli olduğu da iddia ediliyor) hayvansever değilseniz tırsabilirsiniz. Dev gibi gözleri bir acayip. Bu hayvanla ücret karşılığı fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Bu beyefendiler de gözünüze gözünüze sokuyorlar zaten, es geçmek mümkün değil. Gerçi bu hayvanın nesli tükenme tehlikesindeymiş ve bu şekilde para karşılığında istismar edilmesi yasa dışıymış. Bu işi yapan Rihanna bir ara baya gündemi meşgul etmişti. Dikkat ediniz. :)

Merak edenler için; Rihanna & Loris
Patong'da bir diğer dikkatiniz çekecek olan pazarlamacılar ellerinde bikinili kız resimleri bulunan adamlar olacak. Yazının buradan sonraki kısmı +18 sayılır. Genç arkadaşlar devam etmesin. :P


Evet, devam edelim. :) Bu bikinili kartonetleri tutan arkadaşlar bir yandan da "Ping Pong Show" diye çığırtmaktalar. Tayland'da fuhuş pazarının genişliğini bildiğimden bu bikinili hatun resimlerinin hayra alamet olmadığını çaktım tabi ama ne olduğunu anlatılana kadar anlayamamıştım, keza aklıma hayalime sığmayan bir şey çıktı. Fazla ayrıntıya girip blogumu farklı kulvarlara taşımak istemediğim için kısaca erotik bir şov olduğuna söyleyip merak edenler araştırsın diyor konuyu kapatıyorum, aklıma geldikçe içim bulanıyor. :S 


Bir de Patong'da gezerken adım başı masaj salonuna rastlıyorsunuz. Bu salonların önünde sandalyeler dizilmiş oturan, genelde üniforma gibi benzer kıyafetler giymiş, (Bu kıyafetler genellikle dar gömlek-etek kombini oluyor.) çekik gözlü kadınlar var. Tayland'daki ladyboy nüfusu çokluğundan bazıları erkek de olabilir, emin değilim. Bu salonlarda ayak masajından, Thai masajına çok çeşitli masajlar yapılıyor ve 15-20 dolar gibi küçük meblağlara. Bu görüntüleriyle genelev mi, masaj salonumu belli olmayan bu dükkanlara girmedim açıkçası. (ki çoğunda fuhuş döndüğü gerçek) Masajımı otelde yaptırdım neme lazım.
Ayrıca sokaklarda küçük standlar kurulu. Bu standlarda da Thai boksu ve başka çeşitli etkinliklerin biletleri satılıyor. İlgililer izleyebilir. Yine bu sokaklardan alışveriş yapacaksanız pazarlık şart. 5 dolarlık şeyi 1 dolara alabilmeniz çok olası.


Patong sahilini en popüler gece kulübü "Banana". İçine girmedim. Girmek isterdim ama fiziki şartlar uymadığından gidemedim maalesef.


Bir de Patong'da çok meşhur bir şovun gösterimi yapılmakta. Simon Cabaret adındaki bu gösterinin özelliği tüm oyuncuların travesti olması. Gerçek kadından hiçbir farkı olmayan aşırı güzel ladyboyları görmek isteyenler bu şovu seyredebilir.

Bütün bu acayiplikleri ve renkleriyle Patong ve Phuket çok görülesi bir yer. Dediğim gibi tedirgin olmakla birlikte çok da zevk aldım. Aradan çok zaman geçiyor yavaş yazıyorum biliyorum ama hedefim arayı fazla açmamak.
Yazıyı beğenenlere peşinen teşekkür ediyorum. :)